top of page
HaberFil

Yara Derin, Hesap Büyük

KHK’ların Gölgesinde Bir Ülke: Hak, Hukuk ve Adaletin İmtihanı

Türkiye, yakın tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birini Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile geçirdi. Olağanüstü Hâl döneminde çıkarılan KHK’lar, sadece devleti değil, toplumun tamamını etkileyen derin yaralar açtı. Aradan yıllar geçmesine rağmen bu yaraların kapanmadığını, bilakis her geçen gün daha da kanadığını hep birlikte görüyoruz.

Benim için mesele, sadece “bir dönemin siyasi kararı” olmaktan çok daha fazlası. Çünkü KHK’lar, milyonlarca vatandaşın hayatına dokunan, onların onurunu, emeğini, geleceğini ve hayallerini doğrudan etkileyen bir uygulama oldu. Hukukun üstünlüğünü, masumiyet karinesini, adaletin terazisini bir kenara bırakıp tek bir kalem darbesiyle insanların hayatlarını karartan bu kararların bugün hâlâ çözülememesi, toplumsal barışımızın önündeki en büyük engellerden biridir.

Masumiyet Karinesi Yerle Bir Oldu

Bir hukuk devletinde temel ilke bellidir: “Suçluluğu ispatlanana kadar herkes masumdur.” Fakat KHK ile ihraç edilen, pasaportları iptal edilen, kamudan dışlanan insanlara bu ilke uygulanmadı. Daha doğrusu uygulanmak istenmedi. Bir sabah uyandığında işini kaybeden, toplumdan dışlanan, hatta kimi zaman ailesiyle dahi beraber ötekileştirilen binlerce vatandaşın dramı, sadece bireysel bir mağduriyet değil, bir toplumsal felakettir.

Bugün hâlâ yüz binlerce insan, “ben ne yaptım?” sorusunun cevabını bulamıyor. Kendi hayatını ispat etmeye çalışan, “terörist” damgasını silmeye çalışan, geleceğini yeniden kurmaya çalışan insanlar var. Ve bu insanlar devletin vatandaşı, bu milletin bir parçası.

Yara Derin, Hesap Büyük

KHK’lar, sadece ihraç edilen kişileri değil, onların ailelerini, çocuklarını ve yakın çevrelerini de etkiledi. Çocuklar okullarda dışlandı, eşler iş bulamadı, anne babalar utançla yaşar hale geldi. Toplumun bir kesimi, diğer kesimine karşı sürekli bir şüpheyle bakar oldu. Güvensizlik, kutuplaşma ve nefret duyguları beslendi.

Böylesine büyük bir travmayı devletin görmezden gelmesi, çözüm üretmekten uzak durması, toplumsal barışa en büyük darbeyi vuruyor. Çünkü adaletin olmadığı yerde huzur da olmaz. İnsanların devlete güveni, hukuka inancı ve yarına dair umutları ciddi şekilde zedelendi.

Ekonomik ve Sosyal Yıkım

KHK mağdurlarının iş bulamaması, özel sektörde dahi dışlanmaları, pasaport engelleri nedeniyle yurtdışına çıkamamaları; sadece kişisel bir kayıp değil, ülke için de büyük bir kayıptır. On binlerce nitelikli insan, sahip oldukları bilgi ve birikimi kullanamaz hale getirildi.

Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede, bu kadar insanın üretimden, bilimden, sanattan, eğitimden ve ekonomiden koparılması, aslında hepimizin zararına oldu. Gençlerin önünde gördükleri bu adaletsizlik, onların geleceğe dair güvenini daha da yıkıcı hale getirdi.

Çözümün Anahtarı: Hak ve Adalet

Peki, çözüm nedir? Çözüm, bu meseleyi görmezden gelmek değil, tam tersine yüzleşmektir. KHK’larla ilgili bağımsız ve tarafsız bir Hakikat Komisyonu kurulmalı, herkesin hikâyesi dinlenmeli, somut suç isnadı olmayanlar derhal haklarına kavuşturulmalıdır.

Masumiyet karinesini ayaklar altına alan tüm uygulamalar iptal edilmeli, mağduriyetlerin telafisi için maddi ve manevi adımlar atılmalıdır. Bir insanın hayatını geri vermek mümkün değildir, ama hiç değilse adaletin tecelli etmesi, kaybolan güvenin yeniden inşa edilmesi sağlanabilir.

Vicdanların İmtihanı

Bu mesele, sadece siyasetin ya da hukukun meselesi değil; hepimizin vicdanının imtihanıdır, yara derin, hesap büyük. Bir gün haksızlığa uğrayabileceğimiz gerçeğini unutmayalım. Adaletin olmadığı bir ülkede kimse güvende değildir. Bugün görmezden geldiğimiz haksızlık, yarın bizim kapımızı çalabilir.

KHK’ların gölgesinde yaşayan yüz binlerce insanın çığlığını duymadan, onların hayatlarını yeniden inşa etmelerine yardımcı olmadan, Türkiye’nin gerçek anlamda demokratik bir hukuk devleti olması mümkün değildir.

Ben inanıyorum ki; er ya da geç adalet kazanacak, haksız yere hayatı karartılanlar haklarına kavuşacak. Ama bu gecikme ne kadar uzarsa, toplum olarak ödediğimiz bedel o kadar ağır olacak.


Muhammed Yanardağ - Yara Derin, Hesap Büyük

Muhammed Yanardağ - Yara Derin, Hesap Büyük

Yorumlar


bottom of page