GÖSTERİŞ Mİ, ÇARESİZLİK Mİ?

Ülkenin ekonomisini anlamak için döviz kurlarına bakmaya gerek yok. Dolaplarımıza bakmak yeterli. Çünkü, gardıroplarımız ülkenin ekonomik halini en çıplak haliyle yansıtıyor. Bir zamanlar alışveriş yapmak, kimliğimizin en belirgin özelliklerini yansıtan bir aktiviteydi. Moda, bir gösteriş, kültürel bir kimlik ve estetik bir duruştu. Bugün ise insanlar modayı ‘neyi alabiliriz?’ sorusunu sorarak takip etmekte.

Renklerin, trendlerin ve koleksiyonların yerini etiketlerin fiyatları aldı. Buda haliyle mecburiyet modasını ortaya çıkardı.

Gardıroplarda seçilmiş parçalar, koleksiyon ürünler yerine, birkaç sezon giyilen t-shirtler ve yıllarca giyilen montlar görünmekte. Hatta ikinci el giysi platformları kullanmak normal hale geldi. Bir zamanlar ikinci el kıyafet giymekten utanan insanlar, şimdi bunu ekonomik bir zeka göstergesi olarak vurgulamakta. Ancak diğer bir tarafta, ülkede ekonomik kriz yaşanırken bile sosyal medyada tek bir çantayla ya da pahalı bir markanın reklam ürünüyle statü gösterisi yapılmaya devam ediliyor. Yani ülkedeki sınıfsal uçurumun en çarpıcı sahnesi bir tarafta ekmek için kuyruk bekleyen insanlar, domatesi sayarak alan bir kesim, diğer tarafta ise lüks markaların önünde sıra bekleyen insanlar... O halde aklımıza gelen soru şu : Gerçekten kıyafetlerimizi biz mi seçiyoruz? Yoksa bizim için seçilen kıyafetleri mi giyiyoruz?